

İSLAMİYET VE TÜRKLER
Ebu Hanife
Ebu Hanife’nin asıl adı Numan b. Sabit’tir. Ebu Hanife, onun künyesidir. Çağdaş âlimler arasında seçkin bir yere sahip olması, İslami ilimlerdeki derin bilgisi, üstün zekâsı ve içtihatta öncü konumunda olması gibi sebeplerden dolayı da kendisine en büyük imam anlamına gelen “İmam-ı Âzam” denilmiştir. Ebu Hanife 699 yılında Kûfe’de dünyaya gelmiş, 767 senesinde Bağdat’ta vefat etmiştir.
Çevresindeki ilmî faaliyetlerden etkilenen Ebu Hanife, İmam-ı Şa’bî’nin de yönlendirmesiyle ilim tahsiline yöneldi. Çeşitli âlimlerden ders alan Ebu Hanife’nin en önemli hocası, döneminin tanınmış bilginlerinden Hammad b. Ebi Süleyman’dır (öl. 738). İmam-ı Âzam, on sekiz yıl boyunca bu büyük âlimden ilim tahsil etti. Küçük yaşta Kur’an-ı Kerim’i ezberleyen Ebu Hanife; Arap dili, kıraat, akait, kelam, tefsir, hadis gibi temel İslami ilimleri öğrendi. Özellikle fıkıh ve akait alanında uzmanlaştı ve bu alanlardaki görüşleriyle İslam dünyasında derin etkiler bıraktı. Akait alanındaki görüşlerini içeren eseri, Fıkh-ı Ekber adını taşımaktadır. İmam-ı Âzam Ebu Hanife, pek çok öğrenci yetiştirmiştir. Bunlar arasında en tanınmışları İmam Züfer (öl. 775), İmam Ebu Yusuf (öl. 798) ve İmam Muhammed’dir (öl. 805).
İmam-ı Âzam Ebu Hanife, asıl şöhretini fıkıh alanında kazandı. Bu konuda ortaya koyduğu görüşlerle, içtihatlarıyla geniş halk kitlelerini etkiledi. Onun bu alandaki görüşleri halk tarafından büyük kabul gördü. İmam-ı Âzam’ın öncülüğünde başlayan ve talebelerinin gayretiyle gelişip yaygınlaşan fıkıh ekolü, Ebu Hanife’ye nispetle “Hanefi mezhebi” olarak isimlendirildi. Günümüzde dünya üzerindeki birçok ülkede Müslümanlar, ibadetlerini ve günlük hayatlarını onun fıkhi görüşlerine dayanan Hanefi mezhebine göre sürdürmektedir. Ülkemizde de halkın büyük bir bölümü Hanefi mezhebine mensuptur. İmam-ı Âzam’ın hoşgörülü, ılımlı ve pratik dinî yorumu, halkımızın İslam dininin gereklerini kolayca yerine getirmesinde önemli rol oynamıştır.(1)

